Girişimciler için Sınai Haklar Korumasında Bilmediğimiz Doğrular ve Doğru Bildiğimiz Yanlışlar
Zekeriya ŞİMŞEK
1. SINAİ HAK NEDİR NE DEĞİLDİR?
Sınai hak, kişisel fikir ve/veya çaba sonucu ortaya çıkan, çoğu zaman ince bir zekanın ürünü olan, yeniliği ve gelişmeyi hedefleyen buluşların ya da unsurların korunmasını amaçlayan hakları ifade eder.
Sınai hakların konusunu oluşturan buluşlar ya da unsurlar, kişisel bir çabanın/zekanın ürünü olmakla birlikte, bireylerin gelişimi kadar ülkelerin ve şirketlerin gelişimine de katkı sağlar. Günümüzde bu katkı, ülke ekonomileri için taşıyıcı bir güç; uluslararası şirketler içinse pazarı kontrol aracı haline dönüşmüştür.
Sınai haklar; buluşu yapanlara, tasarımları/özgün çalışmaları ilk uygulayanlara, ticaret alanında mallarını/hizmetlerini ayırt etmek için belirli işaret ve adlandırmaları kullananlara, belirli bir süre için veya koşullarını yerine getirmek kaydıyla sürekli olarak imtiyaz/tekel hakkı sağlar. Burada “masum” amaç; buluş ya da unsurları ortaya koyanları, ilerlemeye/gelişmeye katkılarından dolayı ödüllendirmek ve özendirmektir.
Birleşmiş Milletler’in 17 uzman kuruluşundan biri olarak “ülkelerarası işbirliği yoluyla dünyada sınai haklarının korunmasını sağlamak” amacı ile 1967 yılında İsviçre’nin Cenevre şehri merkezli olarak kurulan Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü (WIPO) Kuruluş Sözleşmesi’nin Tarifler başlıklı 2. Maddesi ile sınai haklarında dahil edildiği “fikri mülkiyet”in kapsamı şu unsurlarla tanımlanmıştır:
Bu unsurlar kapsamında anlaşılacağı üzere sınai haklar, somut ve çerçevesi çizilmiş değerlerdir. Bir sınai hak tanımlanırken ucu açık ifadeler ve istekler sözkonusu olmayıp; sınai haklar vaadler, hayaller, çek-çak’lar manzumesi değildir.
Rönesans dönemi (14.yy) başlarında ortaya çıkan sınai hakların korunması kavramı; o günden bugüne Kıta Avrupası ülkeleri ve Amerika Birleşik Devletleri’ndeki uygulamalar, tartışmalar, kanunlar ve dayatmalar sonucu küresel nitelikli düzenlemeler (Uruguay Round-1994, Dünya Ticaret Örgütü Ticaretle Bağlantılı Fikri Mülkiyet Hakları Anlaşması (TRIPS)-1995, 1883 tarihli Paris Sözleşmesi ki sistemin anayasasıdır ve birçok revizyondan geçmiştir) ile artık gündelik yaşamın bir parçası haline gelmiştir.
Türk sınai haklar mevzuatı uluslararası anlaşmalara uyumlu ve taraf bir nitelik kazanmış olup; 1994 yılı itibariyle silbaştan düzenlenmiştir. Bu düzenleme, günümüzde bir kez daha revizyona ihtiyaç göstermektedir.